26 Nisan 2011 Salı

Tahsin

tahsin ayakkabılarını yavaşça giydi ayağa kalktı ve aynaya bi bakış atıp saçlarını düzeltti. kapıyı açtı ve dışarı çıktı kapıyı kapattı. asansör yerine merdivenle inmeyi tercih etti. bu onun merdivenden son inişi olacaktı. 5. kattan aşağı doğru inmeye başladı. ışık bir katta vardı bir katta yoktu. ikinci katta ışık yanıyordu ve birinci kata gelince ışın yandığını fark etti. durdu ve arkasında bir varlık olduğunu hissetti. aniden arkasını döndü sakınarak. ve hiç bir şey yoktu. merdivenlerden inmeye devam etti. zemin kata geldi. binanın giriş kapısından içeri dolan ışık yüzünden merdiven dairesinden bakınca giriş koridoru inanılmaz aydınlık görünmekteydi. birden panikledi aklına bugün havanın kapalı ve yağmurlu olduğu geldi. yavaşça son basamakları da indi. bir kaç adım sonra inanılmaz aydınlığın içine daldı tüm cesaretini toplayarak. yoğun ışık nedeni ile göz kapakları istem dışı olarak kapanmıştı. gözlerini açtı. nerede olduğunu algılamaya fırsatı olmadan çırpınmaya başladı. düşüyordu. bi kaç saniye sonra kendini topladı ve sırtındaki paraşütü serbest bırakmak için hamle yaptı. birden inanılmaz bir yük onu yukarı doğru itti. neptünün yerçekimini hesaba katmamıştı. 200dereceye varan sıcaklık nedeniyle yanmaya başladı. çırpınıyordu. nefes alamıyordu. basınç öylesine fazlaydı ki parçalanmaya başladı. bilinci yavaşça kayboluyordu. ve bayıldı. gözleri yoğun ışığa kendini ayarladı ve kapıyı gördü. adımlarına devam etti. kapıyı açtı ve dışarı çıktı. derin bir nefes aldı. sağ tarafından ince bir ses gelmekteydi. kafasını çevirdi.