bir heyecan aldı götürdü yüreğimi
üç ana renkte gök kuşağı
saçıldı da duruldu saçlarım yine
durağanlığında bir ses mi var
ya da bana öylemi getiriyorsun
bilemem ki ben yine
uzaklarda ki kokunu merak ediyor
burnumu sokuyorum her anımıza
az da olsa tatmak seni yine
mazur gör sen beni
o dudaklar herkeste yok
ve o bakışlarında yok yine
uzak ülkelerin soğuk mavisiyle
yanımdayken geçen tatlı rüzgarların
arkadaş olsalar ya keşke
o zaman ısınırdı iç yüzüm yine
12 Aralık 2010 Pazar
25 Eylül 2010 Cumartesi
tadımsınlık
uykuda ölmek gibi de denebilirdi
ansızın ve kırmızı
sekmeden de geçebilirdi beynimden
belki olurmuş
on üç on üç berabere
bitse ya maçımız
kokunu duydum bugün
çok az görmüşte olsam
bir çadırda dört baş vardı
ama birde yanlış vardı
hepsi geçti
hepsi geçti
sakin
ama durulmaz kararsızlık da bir fırtına değilmiydi
peki gitgellere medcezirler eşliğinde bir bakış
sen git sen gel sen gel gibi
bir ritm gibi girdin kulağımdan
karanlık odalarda tek ışık kaynağım
titreşimini duyar gibiyim maviye kaçan
ve uzun bir çığlık sessizlikte gözyaşım
çünkü göze alışlara alışmışım.
24 Eylül 2010 Cuma
ilk şiir
Teneke tüy taşak
Gökkuşağı yelken çakıltaşı
Balık üç çekiç
Çatlak patlak yusyuvarlak
Para güç moda
İyi kötü çirkin
Batarya defter bardak
15 Eylül 2010 Çarşamba
Aldatmacasyonlu beyin rekkonstrüksüyonsu anayasal uzlaşı platformları derneği başkanlığı seçimi yarışı: sektör evet sonrası
Dedik ki bu değişim 4 ucu boklu bijon anahtarıdır, bu anayasa darbe anayasası ise şuan hala darbe anayasasıdır değişen hiç bir şey olmamıştır fakat dinletemedik. Hayır yahu olayın evetinde hayırında değilim, ben olayın yarattığı sonucu düşünüyorum be. Dedim ki ben evetçi hayırcı bir toplumda yaşamak istemiyorum yaaaaaaa ama sonuç o yönde gelişti. Bu gün sokakta idim çok uzun süredir de sokağa çıkmadıyıdım. Suratlar değişmiş bakışlarda tereddüt sorgulama fişleme gördüm. Anında değişmiş ya lan toplumcağız. kolumdaki bileklikler ve tişörtüm çok bakış çekti bugün. Valla kıskandım bir ara bileklikleri ha o derece yane. Bu anayasa değişikliği hazırlayanlar kimse kim lan işte onlar bence bu gizli amaca ulaşmışlar. Bak yaftalama valla belanı.. Bir daha söylüyom ben olayın evetinde hayırında değilim. Aslında gözü olan görür aga toplum bölündü. İtirazı olan varsa gelsin koysun ortaya desin ki hasktir lan evren aha sana örnek mis gibi de bütün ülke tek parça yekpare bir vücut olmuş. Bende deyim ki vay vay vay çantaya bak. Ama örnek veremezsiniz baba yok örnek falan. Al sana bir bölünme hikayesi daha. Hazır mısın? 12 DEV ADAM dünyayı dize getirdi. Öyle veya böyle yaptı mı yaptı aga. Bu ülkede öyle liseler öyle ilkokul ortaokullar basket sahaları yok bazılarında var onlarda otopark yapılmış. Şimdi böyle bir ülke çıkıyo gidiyo dünya şampiyonası yapıyo orada bide ikinci oluyor. Hatta ve hatta neredeyse birinci bile oluyordu. Velhasıl ikinci olduk. Sonra kutlama oldu. Madalya töreni oldu. Madalya törenini izleyeniniz var mı aranızda. sanırım çok azdır. Bir ülkenin başbakanı çıktı madalya takacak gitti bütün seyirci yuhaladı. Olur mu olur. En nihayetinde başbakandır bir tarafın temsilcisidir. Her ne kadar bütüne hitap ediyorum lan ben tavrı takınsa da başbakanı başbakan kabul etmeyen bir sürü adam tanıyorum ben. Şimdi işin ilginç kısmı bir millet gitti Cumhurbaşkanını yuhaladı lan. Ya adama saygı duyarsın duymazsın o ayrı ama adam görevini yapıyor yaptığı görev Atatürk' ten devir alınmış bir görev bir makam. Ya al sana taş gibi boru gibi örnek işte. Bu yaptığınız referandum süreci var ya hani heh işte dedik ki bu işe yaramaz toplumu bölüyonuz. Yok dediler demokrasi. Demokrasiiiii. Anayasa. Demokratik Anayasa. İngilizin dediği gibi bıla bıla bıla. Şimdi eserinizle mutlu mesut yaşayınız. Çok güzel bir toplum olduk. Artık var ya demokrasiden uçuyoruz. O derece demokratiğiz.
Sonuç ortada lan.
Yazılar olsun ya. Beni, beni beni Evrenini böyle bölük pörçük bir toplumda yaşamaya mahkum ettiniz ya. alacağınız olsun...
Dip not: Başlığı bulmamda büyük etkisi olan aziz dostum çisotto pesottoya şükranlarımı sunarım. Ama arapça değil...
1 Eylül 2010 Çarşamba
aldatmacasyonlu beyin rekkonstrüksüyonsu anayasal uzlaşı platformları derneği başkanlığı seçimi yarışı: sektör evet, hayır
Şimdi mevcut anayasa darbe anayasası deniyor, darbe anayasası bu anayasa darbeden beri hiç mi değişmemiş? Atıyorum değişmemiş olsun. O zaman darbe anayasası lan bu diyenlere katılıyorum. Yine atıyorum değiştirilmiş olsun. Ki atmaya gerek yok. Zibilyon kere değişti. Bunu kör köre sorsan gösterir. E tamam değiştirilmiş olsun bu anayasayı sivil yapmaz ki deniyor. Ozaman demek istiyorum ki onlara n'aber lan inciyarakos bu darbe anayasasını değiştirenler, atıyorum yine 1990 yılında yapılan bir değişiklik olsun, bu değişikliği yapanlarda mı darbeci idi diyorum. Sonra da diyorum ki yoo. Çok büyük ihtimalle güzel memleketimin güzel bir milletvekilidir. Yane darbeci olma ihtimalli yok. Burdan şu sonuçları çıkarabiliriz. Bir şuan ki anayasa darbe anayasası değildir ve yakın zamanda gideceğimiz referandum sandığının altında başka amaçlar vardır gayette güzel bugüne kadar anayasa değiştirilebiliyormuş referanduma gerek kalmadan. İki bu anayasa darbe anayasasıdır ve bu anayasayı bugüne kadar değiştiren herkeste darbecidir, dolayısı ile akepe de darbenin bir parçasıdır. Şimdi sonuç neye evet neye hayır diyeceğini bilmeyen bir toplumda yaşamaktayız, yalan değil bu söylediğim, bugün gazetede gördüğüm bir orana göre seçmenin %23'ü neye evet neye hayır diyeceğini dahi bilmemektedir. Bu toplumda bu kadar kararsız insan var iken çıkacak sonucun kime ve neye faydalı olacağı konusunda derin endişelerim bulunmaktadır. Bir diğer endişem ise git gide dozajı ve voltajı yükselen miting çığırtıları. İki taraftan(evet-hayır) da bi boka yaramadığını kanıtladığım bu referandum sürecinde resmen ikiye bölünmüş olan toplumda Evetçi Hayırcı olarak şartlanmış bir toplumda yaşamak istemiyom ben yaaaaaaaaaaa.
dip not1-gözde takıldan gelen: (başlık hakkında uygun görülen kısaltma anüs)
dip not2-başlık için esin kaynağım olan çisotto pesottoya şükranlarımı sunarım ama arapça olarak değil.
dip not1-gözde takıldan gelen: (başlık hakkında uygun görülen kısaltma anüs)
dip not2-başlık için esin kaynağım olan çisotto pesottoya şükranlarımı sunarım ama arapça olarak değil.
30 Ağustos 2010 Pazartesi
yazıklar olsun sana.
güldük falan. birsürü güldük. cümbür cemaat gül. şiirler yazdı. eğlendik coştuk. paylaşımlarda bulunduk. paylaştıkça coşkumuz arttıda arttı. küçük mario manyağı kıza güldük. deli gibi güldük. karınımız ağrıdı. sonra şarkılarda koptuk dans edesimiz geldi oturduğumuz yer dar geldi. ama öyle bir an geldiki . coşku doruklardayken, neşe doluyken içimiz, artık sınırlara ulaşmışkene tavanlarda yürürkene, bir anda birşey oldu. kulağımızdan beyimize yol alan o sarı saçlı kız o ufak kız o ince kız o duffy yok mu o duffy. mahvettin beni duffy. alacağın olsun. gerçekten bütün gecemin içine ettin. sana bu hakkı kim verdi. kim ya. ya bırak duffy bana martaval okuma annem. yani elimi ayağımı düğleyip ayağıma beton döküp attın beni derin sulara. git burdan gitttt. uzak kaç benden. nezaman hayatıma girsen tüketiyosun beni ya. uzak kaç lan . git.
olsan içmez miydin
Baharım solmadan
eskidi ömrüm
çıkmaz bir sokağa
benzedi gönlüm
leylası olmayan
mecnuna döndüm
olsan içmez miydin
benim yerimde
olsan içmez miydin
benim yerimde
eskidi ömrüm
çıkmaz bir sokağa
benzedi gönlüm
leylası olmayan
mecnuna döndüm
olsan içmez miydin
benim yerimde
olsan içmez miydin
benim yerimde
şuan
şuan öyle mutluyum ki
bir ben var bende içeri
bende hediye olsun sizlere
ogün sanlısoydan gir içeri
bir ben var bende içeri
bende hediye olsun sizlere
ogün sanlısoydan gir içeri
neden
kalabalık bir sokak belki hayat
sen her köşe başı
yorgunluktan mı bu halim
düşünmek bile zor
kelimesiz geldiğim
fikirler yol almaz
dağınıklıktan mı bu halim
durulmak artık zor
geçmişte bitirdiğim
hüznümde hal kalmaz
toplanmamış bir oda
benle hayat
sen
yağmur sonrası...
yorgunluktan mı bu halim
düşünmek bile zor
kelimesiz geldiğim
fikirler yol almaz
dağınıklıktan mı bu halim
durulmak artık zor
geçmişte bitirdiğim
hüznümde hal kalmaz
dönüşmeden,
değişmeden gün olmaz
çare bulmaz
soluklanmaz zaman
yenilenmez yalan.
sen her köşe başı
yorgunluktan mı bu halim
düşünmek bile zor
kelimesiz geldiğim
fikirler yol almaz
dağınıklıktan mı bu halim
durulmak artık zor
geçmişte bitirdiğim
hüznümde hal kalmaz
toplanmamış bir oda
benle hayat
sen
yağmur sonrası...
yorgunluktan mı bu halim
düşünmek bile zor
kelimesiz geldiğim
fikirler yol almaz
dağınıklıktan mı bu halim
durulmak artık zor
geçmişte bitirdiğim
hüznümde hal kalmaz
dönüşmeden,
değişmeden gün olmaz
çare bulmaz
soluklanmaz zaman
yenilenmez yalan.
çağ
şuan. okadar boşum ki. bomboşum. bir gram bile değilim. kahve sarhoşuyum. ayaklarımda çorap yok tshirtle oturuyom bu karda kışta evet. ohh mis valla. ikitane finalim kaldı. ama öyle rahatım ki agaa keser sapııı demekten kendimi alamıyorum. 4 şarkılık bir nirvana list yaptım. ö dönüyo dur hadi şarkılarıda yazim merak eden olur d7, mexican seafood, milk it, you know you're right şarkıları nirvananın. öküz gibi börüyo falan ya hani öyl şarkılarından işte yes. oh mis bir daha. sonra gözde var. gidicek işte. pazar günü uçucak. keşke gitmese. valla fena özlicem sağdıç seni be. pazar günü havalimanında el sallicaz gözdeye. kahveden bi yudum alim bi sn. oh mis. nes kafe başka gerçekten. bu aralar hiç biç bi şarkıdan hiç bir oyundan hiç bir kitaptan hiç bir hava durumundan hiç bir hiç ten hiçlikten ve hiç olmaktan. okadar güzel ve renkli gözüküyor ki hayat. mp3 şalarım var evet şalar kırmızı 2 tane telefonum var biri siyah biri beyaz fotoğraf makinam var oda siyahlı mavili superstarlarım özel tasarım böyle yeşiler turuncular rengarenk. ama renkler tatsız geliyo artık gözüme gözüme. dersler boş gelmeye başladı yavaştan yavaştan. hayır yapamıyorumda ondan sıkıldımda değil. evren bu final maçını 6 - 0 alır şuan 4-0. değişik bir zevk arıyorum 60lardan 70lerden gelen the last shadow puppets yada duffy gibi kokan hani. böyle biraz pink floyd biraz beatles. bıktım artık her sabah aynı otobüsü aynı metrobüsü aynı metroyu aynı akbili aynı kahveyi aynı ekmeği aynı kaşarı aynı çatalı aynı kantini aynı ayakkabıyı aynı montu aynı aynayı aynı aynıyı koklamaktan. farklı bir koku arıyorum. biliyorum o 60lardan 70lerden gelen kokuyu bulunca ruhum huzura erecek. ben yanlış çağda doğmuşum ona kanaat getirdim harbiyetten.
Pencere önü çiçeği
Pencere önünde arkadaştan ayrı
Porselen saksıda bir süs çiçeği
Evin hanımı her akşamüstü
Su ve güneş sunar... entellektüel
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah, gözyaşı
Ne şebnem görmüştür ne kırağı tanır
Ama iyi konuşur, bir kitap gibi
Rastgele çiçeklere arada bir bakar
Cansız cam ardından, tül perdelerden
Pencere önü çiçeğine
Ne mecburen güneş ne karakış
Ne dopdolu bahar ürpertisi
Zorlu bir rüzgarla boynu hiç kıvrılmaz
Haylaz çocuklarca hiç koparılmaz
Gece çökünce açılır lambalar
Öteki çiçekler ay ışığındalar
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah; gözyaşı
Porselen saksıda bir süs çiçeği
Evin hanımı her akşamüstü
Su ve güneş sunar... entellektüel
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah, gözyaşı
Ne şebnem görmüştür ne kırağı tanır
Ama iyi konuşur, bir kitap gibi
Rastgele çiçeklere arada bir bakar
Cansız cam ardından, tül perdelerden
Pencere önü çiçeğine
Ne mecburen güneş ne karakış
Ne dopdolu bahar ürpertisi
Zorlu bir rüzgarla boynu hiç kıvrılmaz
Haylaz çocuklarca hiç koparılmaz
Gece çökünce açılır lambalar
Öteki çiçekler ay ışığındalar
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah; gözyaşı
çok eskiden dinlemiş olmam gereken şarkı
Sev Beni
Sar Beni
Bir Tek Kötü Sözün Sarsar Beni
Bilinmez Denizlerin Kuytu Koylarında
Bul Beni
Bil Beni
Al Beni
Bu Saçmasapanlıktan Kurtar Beni
Uykusuz Gecelerin Gizli Örtüsünden
Çıkar Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye, Sen Bil Diye, Sen Anla Diye
Sor Beni
Bul Beni
Sessiz Şarkılarda Çal Beni
Bulutlar Ülkesinden Kuru Topraklara
İndir Beni
Sez Beni
Yaz Beni
Karmakarışıklığımdan Çöz Beni
Birikmiş Tortuların KirliSularından
Süz Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye
Sen Bil Diye
Sen Anla Diye
Sar Beni
Bir Tek Kötü Sözün Sarsar Beni
Bilinmez Denizlerin Kuytu Koylarında
Bul Beni
Bil Beni
Al Beni
Bu Saçmasapanlıktan Kurtar Beni
Uykusuz Gecelerin Gizli Örtüsünden
Çıkar Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye, Sen Bil Diye, Sen Anla Diye
Sor Beni
Bul Beni
Sessiz Şarkılarda Çal Beni
Bulutlar Ülkesinden Kuru Topraklara
İndir Beni
Sez Beni
Yaz Beni
Karmakarışıklığımdan Çöz Beni
Birikmiş Tortuların KirliSularından
Süz Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye
Sen Bil Diye
Sen Anla Diye
herşey biter
Benimle yaşamak seni hasta ediyor
Hergün söylüyorsun
Her sey eskisi gibi piril piril olsun istiyorsun
Yorgun aşkimiz ayakta duracak hali yok
Neler oluyor anlamiyorum
Ama bittiğine hiç şüphe yok
Birgün gelir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasil başladiysa öyle biter
Benimle paylaştigin günler için
Harcanmiş zaman diyorsun
Güzel olan anilari hatirlamak
Artik çok zor diyorsun
Yorgun askimiz ayakta duracak hali yok
Neler oluyor anlamiyorum
Ama bittiğine hiç süphe yok
Birgün helir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasil başladiysa öyle biter
Hergün söylüyorsun
Her sey eskisi gibi piril piril olsun istiyorsun
Yorgun aşkimiz ayakta duracak hali yok
Neler oluyor anlamiyorum
Ama bittiğine hiç şüphe yok
Birgün gelir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasil başladiysa öyle biter
Benimle paylaştigin günler için
Harcanmiş zaman diyorsun
Güzel olan anilari hatirlamak
Artik çok zor diyorsun
Yorgun askimiz ayakta duracak hali yok
Neler oluyor anlamiyorum
Ama bittiğine hiç süphe yok
Birgün helir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasil başladiysa öyle biter
geçip giden zamandan geri kalan sadece yanlızlılarımdı
Hiçbir neden yokken,
ya da biz bilmezken
Tepemiz atmış ve
konuşmuşuzdur
Onca neden varken
ve tam sırası gelmişken
Hiçbirşey yapmamış ve
susmuşuzdur...
ya da biz bilmezken
Tepemiz atmış ve
konuşmuşuzdur
Onca neden varken
ve tam sırası gelmişken
Hiçbirşey yapmamış ve
susmuşuzdur...
kaybolmayı bir gözyaşı mesafeden takip
Bir yer olsa huzur sunsa
Dizlerim üstüne çöksem
Sonsuz yolu aydınlansa
Günün ilk ışığında
Son bir kez nefes alsam
Kaybolsam gözyaşımda
Dizlerim üstüne çöksem
Sonsuz yolu aydınlansa
Günün ilk ışığında
Son bir kez nefes alsam
Kaybolsam gözyaşımda
istanbula ait
Uzak kalmayı denedim senden olmadı
Eksik olan birşeyler var yokluğunda
Cihangir sokakları huzursuz insanlar
Ve artık hiç atmayan bu kalbim
İstanbul'a ait olmuş
Dışarda vahşi bir dünya evler huzursuz
Arkadaşlar hep sıkıntılı dostluklar donmuş
Yaşayan birşey var hala burda
Bir bütünün parçaları olmuşuz
Biz artık yaşamayan insanlar
İstanbul'a ait olduk
Eksik olan birşeyler var yokluğunda
Cihangir sokakları huzursuz insanlar
Ve artık hiç atmayan bu kalbim
İstanbul'a ait olmuş
Dışarda vahşi bir dünya evler huzursuz
Arkadaşlar hep sıkıntılı dostluklar donmuş
Yaşayan birşey var hala burda
Bir bütünün parçaları olmuşuz
Biz artık yaşamayan insanlar
İstanbul'a ait olduk
ada sahillerinde bekliyorum
teyzemlere gittim erenle
annem yengemde ordaydı
kuzenlerde var ufak minik hep
dedik adalara gidelim
kuzeninde doğum günü
mersinden de gelmiş istanbula
hepimiz bindik arabaya
bi puntoya 8 kişi
vardık mı kartal iskeleye
verdik 3 lira isparkada
ordan iskeleye koş çoluk çocuk
saat sabahın 10 u
adam başı adam başı 6 lira
kalktı motor diğeri gelincek
yarım saate kalmadı büyük ada
indik yürü faytona
yine çoluk çocuk
bayağı leş kokulu atlar çekti yukarı
iner inmez hedef çardaklar
bide baktım saat 12 olmuş
günün yarısı gitti
mayo falan giyek dedik yine verdik 1 lira
indik kıyıya baktım denize
bi kokladım uzunca
bildiğin deniz kokuyodu
attım kendimi bi kaç kulaç
sıcak gibi bi su
artık sıktı deniz çıktık beraber
yine çoluk çocuk
çardağa vardık
bizimkiler mangalı yakmışlar çoktan
hemen erenle el attık
etleri de mangala attık
piştide yedik piştide yedik habire
yine çoluk çocuk
meyve faslı oldu bi ara
oda sıktı sonra dedik bidaha deniz
bastık gittik sahile
kalabalık olmuş baya
dedik az ilerden girelim
minik koylar yan yana hep
lan burnu bi döndüm
karaçarşaf iki karı
gömülmüşler yarı bele kadar suya
sede gözleri gözüküyor
yanlarında hayvandan bozma 2 vücut
kaslar saçlar sakallar o biçim
kaşlar alınmış şekilli falan
ebru gündeş kaşı yapmış gibi sanki
attım yan tarafa havluyu terliği
koptu geldi denizden fırtına
dedi ne yaptığını sanıyosun
nasıl yani
burda kapalı bayanlar var giremezsin dedi
nası yani
rahatsız edemezsin bizi dedi
nası yani
ya kafa göz gircem
ya çekip gitcem
ya malı mallığı ile bırakacam
ya bende mal olucam
dedim varsa allahın
git ondan bul belanı
bastım gittim ordan
sinirden deli dana mod
ya içime atıcam dertlencem
ya bağırıcam kurtulcam
dedim varsın dursun içimde
son fasıl yapıp toparlandık
çöpler çöp kutusuna
yürüdük iskeleye doğru
1 saat kadar
ayaklar mahvoldu
zevklide bi okadar
ada mimarisi göz alıcı
her tarafta bi kare
onlarca kare gör
fotoğraf makinanda pil olmasın
her neyse vardık iskeleye
verdik adam başı 6 lira
millet birbirini ezdi
götü koyabilmek için koltuğa
erenle sıkıldık yukarda
indik oturduk arka tarafa
dalgalar vurdu durdu içeri attı damlaları
martılar deli gibi uçtular çığırarak
yediler simitlerini
uzaklaşırken adadan yavaşça
baka kaldım motorun köpüklerinden doğru adaya
ya dedim bir daha gelmem
ya dedim bura benim
varsın gelmeyim daha
keza çok üzüldüm
benim olan yerde yabancılanmaktan
ya dedim batsın bu ada
ya dedim olsun dünyada tek
varsın olsun tek
lakin sana kalmasın mal
annem yengemde ordaydı
kuzenlerde var ufak minik hep
dedik adalara gidelim
kuzeninde doğum günü
mersinden de gelmiş istanbula
hepimiz bindik arabaya
bi puntoya 8 kişi
vardık mı kartal iskeleye
verdik 3 lira isparkada
ordan iskeleye koş çoluk çocuk
saat sabahın 10 u
adam başı adam başı 6 lira
kalktı motor diğeri gelincek
yarım saate kalmadı büyük ada
indik yürü faytona
yine çoluk çocuk
bayağı leş kokulu atlar çekti yukarı
iner inmez hedef çardaklar
bide baktım saat 12 olmuş
günün yarısı gitti
mayo falan giyek dedik yine verdik 1 lira
indik kıyıya baktım denize
bi kokladım uzunca
bildiğin deniz kokuyodu
attım kendimi bi kaç kulaç
sıcak gibi bi su
artık sıktı deniz çıktık beraber
yine çoluk çocuk
çardağa vardık
bizimkiler mangalı yakmışlar çoktan
hemen erenle el attık
etleri de mangala attık
piştide yedik piştide yedik habire
yine çoluk çocuk
meyve faslı oldu bi ara
oda sıktı sonra dedik bidaha deniz
bastık gittik sahile
kalabalık olmuş baya
dedik az ilerden girelim
minik koylar yan yana hep
lan burnu bi döndüm
karaçarşaf iki karı
gömülmüşler yarı bele kadar suya
sede gözleri gözüküyor
yanlarında hayvandan bozma 2 vücut
kaslar saçlar sakallar o biçim
kaşlar alınmış şekilli falan
ebru gündeş kaşı yapmış gibi sanki
attım yan tarafa havluyu terliği
koptu geldi denizden fırtına
dedi ne yaptığını sanıyosun
nasıl yani
burda kapalı bayanlar var giremezsin dedi
nası yani
rahatsız edemezsin bizi dedi
nası yani
ya kafa göz gircem
ya çekip gitcem
ya malı mallığı ile bırakacam
ya bende mal olucam
dedim varsa allahın
git ondan bul belanı
bastım gittim ordan
sinirden deli dana mod
ya içime atıcam dertlencem
ya bağırıcam kurtulcam
dedim varsın dursun içimde
son fasıl yapıp toparlandık
çöpler çöp kutusuna
yürüdük iskeleye doğru
1 saat kadar
ayaklar mahvoldu
zevklide bi okadar
ada mimarisi göz alıcı
her tarafta bi kare
onlarca kare gör
fotoğraf makinanda pil olmasın
her neyse vardık iskeleye
verdik adam başı 6 lira
millet birbirini ezdi
götü koyabilmek için koltuğa
erenle sıkıldık yukarda
indik oturduk arka tarafa
dalgalar vurdu durdu içeri attı damlaları
martılar deli gibi uçtular çığırarak
yediler simitlerini
uzaklaşırken adadan yavaşça
baka kaldım motorun köpüklerinden doğru adaya
ya dedim bir daha gelmem
ya dedim bura benim
varsın gelmeyim daha
keza çok üzüldüm
benim olan yerde yabancılanmaktan
ya dedim batsın bu ada
ya dedim olsun dünyada tek
varsın olsun tek
lakin sana kalmasın mal
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)