güldük falan. birsürü güldük. cümbür cemaat gül. şiirler yazdı. eğlendik coştuk. paylaşımlarda bulunduk. paylaştıkça coşkumuz arttıda arttı. küçük mario manyağı kıza güldük. deli gibi güldük. karınımız ağrıdı. sonra şarkılarda koptuk dans edesimiz geldi oturduğumuz yer dar geldi. ama öyle bir an geldiki . coşku doruklardayken, neşe doluyken içimiz, artık sınırlara ulaşmışkene tavanlarda yürürkene, bir anda birşey oldu. kulağımızdan beyimize yol alan o sarı saçlı kız o ufak kız o ince kız o duffy yok mu o duffy. mahvettin beni duffy. alacağın olsun. gerçekten bütün gecemin içine ettin. sana bu hakkı kim verdi. kim ya. ya bırak duffy bana martaval okuma annem. yani elimi ayağımı düğleyip ayağıma beton döküp attın beni derin sulara. git burdan gitttt. uzak kaç benden. nezaman hayatıma girsen tüketiyosun beni ya. uzak kaç lan . git.
30 Ağustos 2010 Pazartesi
olsan içmez miydin
Baharım solmadan
eskidi ömrüm
çıkmaz bir sokağa
benzedi gönlüm
leylası olmayan
mecnuna döndüm
olsan içmez miydin
benim yerimde
olsan içmez miydin
benim yerimde
eskidi ömrüm
çıkmaz bir sokağa
benzedi gönlüm
leylası olmayan
mecnuna döndüm
olsan içmez miydin
benim yerimde
olsan içmez miydin
benim yerimde
şuan
şuan öyle mutluyum ki
bir ben var bende içeri
bende hediye olsun sizlere
ogün sanlısoydan gir içeri
bir ben var bende içeri
bende hediye olsun sizlere
ogün sanlısoydan gir içeri
neden
kalabalık bir sokak belki hayat
sen her köşe başı
yorgunluktan mı bu halim
düşünmek bile zor
kelimesiz geldiğim
fikirler yol almaz
dağınıklıktan mı bu halim
durulmak artık zor
geçmişte bitirdiğim
hüznümde hal kalmaz
toplanmamış bir oda
benle hayat
sen
yağmur sonrası...
yorgunluktan mı bu halim
düşünmek bile zor
kelimesiz geldiğim
fikirler yol almaz
dağınıklıktan mı bu halim
durulmak artık zor
geçmişte bitirdiğim
hüznümde hal kalmaz
dönüşmeden,
değişmeden gün olmaz
çare bulmaz
soluklanmaz zaman
yenilenmez yalan.
sen her köşe başı
yorgunluktan mı bu halim
düşünmek bile zor
kelimesiz geldiğim
fikirler yol almaz
dağınıklıktan mı bu halim
durulmak artık zor
geçmişte bitirdiğim
hüznümde hal kalmaz
toplanmamış bir oda
benle hayat
sen
yağmur sonrası...
yorgunluktan mı bu halim
düşünmek bile zor
kelimesiz geldiğim
fikirler yol almaz
dağınıklıktan mı bu halim
durulmak artık zor
geçmişte bitirdiğim
hüznümde hal kalmaz
dönüşmeden,
değişmeden gün olmaz
çare bulmaz
soluklanmaz zaman
yenilenmez yalan.
çağ
şuan. okadar boşum ki. bomboşum. bir gram bile değilim. kahve sarhoşuyum. ayaklarımda çorap yok tshirtle oturuyom bu karda kışta evet. ohh mis valla. ikitane finalim kaldı. ama öyle rahatım ki agaa keser sapııı demekten kendimi alamıyorum. 4 şarkılık bir nirvana list yaptım. ö dönüyo dur hadi şarkılarıda yazim merak eden olur d7, mexican seafood, milk it, you know you're right şarkıları nirvananın. öküz gibi börüyo falan ya hani öyl şarkılarından işte yes. oh mis bir daha. sonra gözde var. gidicek işte. pazar günü uçucak. keşke gitmese. valla fena özlicem sağdıç seni be. pazar günü havalimanında el sallicaz gözdeye. kahveden bi yudum alim bi sn. oh mis. nes kafe başka gerçekten. bu aralar hiç biç bi şarkıdan hiç bir oyundan hiç bir kitaptan hiç bir hava durumundan hiç bir hiç ten hiçlikten ve hiç olmaktan. okadar güzel ve renkli gözüküyor ki hayat. mp3 şalarım var evet şalar kırmızı 2 tane telefonum var biri siyah biri beyaz fotoğraf makinam var oda siyahlı mavili superstarlarım özel tasarım böyle yeşiler turuncular rengarenk. ama renkler tatsız geliyo artık gözüme gözüme. dersler boş gelmeye başladı yavaştan yavaştan. hayır yapamıyorumda ondan sıkıldımda değil. evren bu final maçını 6 - 0 alır şuan 4-0. değişik bir zevk arıyorum 60lardan 70lerden gelen the last shadow puppets yada duffy gibi kokan hani. böyle biraz pink floyd biraz beatles. bıktım artık her sabah aynı otobüsü aynı metrobüsü aynı metroyu aynı akbili aynı kahveyi aynı ekmeği aynı kaşarı aynı çatalı aynı kantini aynı ayakkabıyı aynı montu aynı aynayı aynı aynıyı koklamaktan. farklı bir koku arıyorum. biliyorum o 60lardan 70lerden gelen kokuyu bulunca ruhum huzura erecek. ben yanlış çağda doğmuşum ona kanaat getirdim harbiyetten.
Pencere önü çiçeği
Pencere önünde arkadaştan ayrı
Porselen saksıda bir süs çiçeği
Evin hanımı her akşamüstü
Su ve güneş sunar... entellektüel
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah, gözyaşı
Ne şebnem görmüştür ne kırağı tanır
Ama iyi konuşur, bir kitap gibi
Rastgele çiçeklere arada bir bakar
Cansız cam ardından, tül perdelerden
Pencere önü çiçeğine
Ne mecburen güneş ne karakış
Ne dopdolu bahar ürpertisi
Zorlu bir rüzgarla boynu hiç kıvrılmaz
Haylaz çocuklarca hiç koparılmaz
Gece çökünce açılır lambalar
Öteki çiçekler ay ışığındalar
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah; gözyaşı
Porselen saksıda bir süs çiçeği
Evin hanımı her akşamüstü
Su ve güneş sunar... entellektüel
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah, gözyaşı
Ne şebnem görmüştür ne kırağı tanır
Ama iyi konuşur, bir kitap gibi
Rastgele çiçeklere arada bir bakar
Cansız cam ardından, tül perdelerden
Pencere önü çiçeğine
Ne mecburen güneş ne karakış
Ne dopdolu bahar ürpertisi
Zorlu bir rüzgarla boynu hiç kıvrılmaz
Haylaz çocuklarca hiç koparılmaz
Gece çökünce açılır lambalar
Öteki çiçekler ay ışığındalar
Pencere önü çiçeğine
Ne ansızın yağmur ne gökkuşağı
Ne dipdiri sabah; gözyaşı
çok eskiden dinlemiş olmam gereken şarkı
Sev Beni
Sar Beni
Bir Tek Kötü Sözün Sarsar Beni
Bilinmez Denizlerin Kuytu Koylarında
Bul Beni
Bil Beni
Al Beni
Bu Saçmasapanlıktan Kurtar Beni
Uykusuz Gecelerin Gizli Örtüsünden
Çıkar Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye, Sen Bil Diye, Sen Anla Diye
Sor Beni
Bul Beni
Sessiz Şarkılarda Çal Beni
Bulutlar Ülkesinden Kuru Topraklara
İndir Beni
Sez Beni
Yaz Beni
Karmakarışıklığımdan Çöz Beni
Birikmiş Tortuların KirliSularından
Süz Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye
Sen Bil Diye
Sen Anla Diye
Sar Beni
Bir Tek Kötü Sözün Sarsar Beni
Bilinmez Denizlerin Kuytu Koylarında
Bul Beni
Bil Beni
Al Beni
Bu Saçmasapanlıktan Kurtar Beni
Uykusuz Gecelerin Gizli Örtüsünden
Çıkar Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye, Sen Bil Diye, Sen Anla Diye
Sor Beni
Bul Beni
Sessiz Şarkılarda Çal Beni
Bulutlar Ülkesinden Kuru Topraklara
İndir Beni
Sez Beni
Yaz Beni
Karmakarışıklığımdan Çöz Beni
Birikmiş Tortuların KirliSularından
Süz Beni
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Kendimle Bile Konuşmadım
Ben Bunları Kimseye Anlatmadım
Bir Tek Sen Duy Diye
Sen Bil Diye
Sen Anla Diye
herşey biter
Benimle yaşamak seni hasta ediyor
Hergün söylüyorsun
Her sey eskisi gibi piril piril olsun istiyorsun
Yorgun aşkimiz ayakta duracak hali yok
Neler oluyor anlamiyorum
Ama bittiğine hiç şüphe yok
Birgün gelir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasil başladiysa öyle biter
Benimle paylaştigin günler için
Harcanmiş zaman diyorsun
Güzel olan anilari hatirlamak
Artik çok zor diyorsun
Yorgun askimiz ayakta duracak hali yok
Neler oluyor anlamiyorum
Ama bittiğine hiç süphe yok
Birgün helir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasil başladiysa öyle biter
Hergün söylüyorsun
Her sey eskisi gibi piril piril olsun istiyorsun
Yorgun aşkimiz ayakta duracak hali yok
Neler oluyor anlamiyorum
Ama bittiğine hiç şüphe yok
Birgün gelir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasil başladiysa öyle biter
Benimle paylaştigin günler için
Harcanmiş zaman diyorsun
Güzel olan anilari hatirlamak
Artik çok zor diyorsun
Yorgun askimiz ayakta duracak hali yok
Neler oluyor anlamiyorum
Ama bittiğine hiç süphe yok
Birgün helir herkes kendi yoluna gider
Her şey nasil başladiysa öyle biter
geçip giden zamandan geri kalan sadece yanlızlılarımdı
Hiçbir neden yokken,
ya da biz bilmezken
Tepemiz atmış ve
konuşmuşuzdur
Onca neden varken
ve tam sırası gelmişken
Hiçbirşey yapmamış ve
susmuşuzdur...
ya da biz bilmezken
Tepemiz atmış ve
konuşmuşuzdur
Onca neden varken
ve tam sırası gelmişken
Hiçbirşey yapmamış ve
susmuşuzdur...
kaybolmayı bir gözyaşı mesafeden takip
Bir yer olsa huzur sunsa
Dizlerim üstüne çöksem
Sonsuz yolu aydınlansa
Günün ilk ışığında
Son bir kez nefes alsam
Kaybolsam gözyaşımda
Dizlerim üstüne çöksem
Sonsuz yolu aydınlansa
Günün ilk ışığında
Son bir kez nefes alsam
Kaybolsam gözyaşımda
istanbula ait
Uzak kalmayı denedim senden olmadı
Eksik olan birşeyler var yokluğunda
Cihangir sokakları huzursuz insanlar
Ve artık hiç atmayan bu kalbim
İstanbul'a ait olmuş
Dışarda vahşi bir dünya evler huzursuz
Arkadaşlar hep sıkıntılı dostluklar donmuş
Yaşayan birşey var hala burda
Bir bütünün parçaları olmuşuz
Biz artık yaşamayan insanlar
İstanbul'a ait olduk
Eksik olan birşeyler var yokluğunda
Cihangir sokakları huzursuz insanlar
Ve artık hiç atmayan bu kalbim
İstanbul'a ait olmuş
Dışarda vahşi bir dünya evler huzursuz
Arkadaşlar hep sıkıntılı dostluklar donmuş
Yaşayan birşey var hala burda
Bir bütünün parçaları olmuşuz
Biz artık yaşamayan insanlar
İstanbul'a ait olduk
ada sahillerinde bekliyorum
teyzemlere gittim erenle
annem yengemde ordaydı
kuzenlerde var ufak minik hep
dedik adalara gidelim
kuzeninde doğum günü
mersinden de gelmiş istanbula
hepimiz bindik arabaya
bi puntoya 8 kişi
vardık mı kartal iskeleye
verdik 3 lira isparkada
ordan iskeleye koş çoluk çocuk
saat sabahın 10 u
adam başı adam başı 6 lira
kalktı motor diğeri gelincek
yarım saate kalmadı büyük ada
indik yürü faytona
yine çoluk çocuk
bayağı leş kokulu atlar çekti yukarı
iner inmez hedef çardaklar
bide baktım saat 12 olmuş
günün yarısı gitti
mayo falan giyek dedik yine verdik 1 lira
indik kıyıya baktım denize
bi kokladım uzunca
bildiğin deniz kokuyodu
attım kendimi bi kaç kulaç
sıcak gibi bi su
artık sıktı deniz çıktık beraber
yine çoluk çocuk
çardağa vardık
bizimkiler mangalı yakmışlar çoktan
hemen erenle el attık
etleri de mangala attık
piştide yedik piştide yedik habire
yine çoluk çocuk
meyve faslı oldu bi ara
oda sıktı sonra dedik bidaha deniz
bastık gittik sahile
kalabalık olmuş baya
dedik az ilerden girelim
minik koylar yan yana hep
lan burnu bi döndüm
karaçarşaf iki karı
gömülmüşler yarı bele kadar suya
sede gözleri gözüküyor
yanlarında hayvandan bozma 2 vücut
kaslar saçlar sakallar o biçim
kaşlar alınmış şekilli falan
ebru gündeş kaşı yapmış gibi sanki
attım yan tarafa havluyu terliği
koptu geldi denizden fırtına
dedi ne yaptığını sanıyosun
nasıl yani
burda kapalı bayanlar var giremezsin dedi
nası yani
rahatsız edemezsin bizi dedi
nası yani
ya kafa göz gircem
ya çekip gitcem
ya malı mallığı ile bırakacam
ya bende mal olucam
dedim varsa allahın
git ondan bul belanı
bastım gittim ordan
sinirden deli dana mod
ya içime atıcam dertlencem
ya bağırıcam kurtulcam
dedim varsın dursun içimde
son fasıl yapıp toparlandık
çöpler çöp kutusuna
yürüdük iskeleye doğru
1 saat kadar
ayaklar mahvoldu
zevklide bi okadar
ada mimarisi göz alıcı
her tarafta bi kare
onlarca kare gör
fotoğraf makinanda pil olmasın
her neyse vardık iskeleye
verdik adam başı 6 lira
millet birbirini ezdi
götü koyabilmek için koltuğa
erenle sıkıldık yukarda
indik oturduk arka tarafa
dalgalar vurdu durdu içeri attı damlaları
martılar deli gibi uçtular çığırarak
yediler simitlerini
uzaklaşırken adadan yavaşça
baka kaldım motorun köpüklerinden doğru adaya
ya dedim bir daha gelmem
ya dedim bura benim
varsın gelmeyim daha
keza çok üzüldüm
benim olan yerde yabancılanmaktan
ya dedim batsın bu ada
ya dedim olsun dünyada tek
varsın olsun tek
lakin sana kalmasın mal
annem yengemde ordaydı
kuzenlerde var ufak minik hep
dedik adalara gidelim
kuzeninde doğum günü
mersinden de gelmiş istanbula
hepimiz bindik arabaya
bi puntoya 8 kişi
vardık mı kartal iskeleye
verdik 3 lira isparkada
ordan iskeleye koş çoluk çocuk
saat sabahın 10 u
adam başı adam başı 6 lira
kalktı motor diğeri gelincek
yarım saate kalmadı büyük ada
indik yürü faytona
yine çoluk çocuk
bayağı leş kokulu atlar çekti yukarı
iner inmez hedef çardaklar
bide baktım saat 12 olmuş
günün yarısı gitti
mayo falan giyek dedik yine verdik 1 lira
indik kıyıya baktım denize
bi kokladım uzunca
bildiğin deniz kokuyodu
attım kendimi bi kaç kulaç
sıcak gibi bi su
artık sıktı deniz çıktık beraber
yine çoluk çocuk
çardağa vardık
bizimkiler mangalı yakmışlar çoktan
hemen erenle el attık
etleri de mangala attık
piştide yedik piştide yedik habire
yine çoluk çocuk
meyve faslı oldu bi ara
oda sıktı sonra dedik bidaha deniz
bastık gittik sahile
kalabalık olmuş baya
dedik az ilerden girelim
minik koylar yan yana hep
lan burnu bi döndüm
karaçarşaf iki karı
gömülmüşler yarı bele kadar suya
sede gözleri gözüküyor
yanlarında hayvandan bozma 2 vücut
kaslar saçlar sakallar o biçim
kaşlar alınmış şekilli falan
ebru gündeş kaşı yapmış gibi sanki
attım yan tarafa havluyu terliği
koptu geldi denizden fırtına
dedi ne yaptığını sanıyosun
nasıl yani
burda kapalı bayanlar var giremezsin dedi
nası yani
rahatsız edemezsin bizi dedi
nası yani
ya kafa göz gircem
ya çekip gitcem
ya malı mallığı ile bırakacam
ya bende mal olucam
dedim varsa allahın
git ondan bul belanı
bastım gittim ordan
sinirden deli dana mod
ya içime atıcam dertlencem
ya bağırıcam kurtulcam
dedim varsın dursun içimde
son fasıl yapıp toparlandık
çöpler çöp kutusuna
yürüdük iskeleye doğru
1 saat kadar
ayaklar mahvoldu
zevklide bi okadar
ada mimarisi göz alıcı
her tarafta bi kare
onlarca kare gör
fotoğraf makinanda pil olmasın
her neyse vardık iskeleye
verdik adam başı 6 lira
millet birbirini ezdi
götü koyabilmek için koltuğa
erenle sıkıldık yukarda
indik oturduk arka tarafa
dalgalar vurdu durdu içeri attı damlaları
martılar deli gibi uçtular çığırarak
yediler simitlerini
uzaklaşırken adadan yavaşça
baka kaldım motorun köpüklerinden doğru adaya
ya dedim bir daha gelmem
ya dedim bura benim
varsın gelmeyim daha
keza çok üzüldüm
benim olan yerde yabancılanmaktan
ya dedim batsın bu ada
ya dedim olsun dünyada tek
varsın olsun tek
lakin sana kalmasın mal
UMUT
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar doğar güneş doğarken
ve güneş doğarken çöp kamyonları
ölüleri toplar kaldırımlardan
işsiz ölüleri aç ölüleri
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken köylü aile
erkek kadın eşek ve karasaban
saban koşulu eşekle kadın
toprağı sürerler toprak bir avuç
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ölür bir çocuk
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
on iki yaşında ve numaralı
ve ne boğmacadan ne menenjitten
ölür bin dokuzyüz elli sekiz de
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
dokuzyüz kırkbeş te doğduğu için
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken tombul bir adam
yatağından çıkar dalgın giyinir
'bugün kimi kime gammazlamalı,
amirin gözüne nasıl girmeli'
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken zenci şoförü
ağaca asarlar yol kıyısında
gazyağına bulayarak yakarlar
sonra kimi kahve içmeye gider
kimi saç tıraşı olur berberde
kimi dükkanını açar erkenden
kimi genç kızını öper alnından
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken mahpus kadını
kolları masaya bağlı sırtüstü
çıplak memeleri al kan içinde
sorguya çekilir bir bodrumda
sorguya çekenler cigara içer
biri yirmisinde altmışlık biri
gömlekleri terli kollar sıvalı
ve kum torbaları elektrodlar
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneşdoğarken gülyaprağına
uçak alanından sessiz pilotlar
'h' bombası yükler tepkililere
ve güneş doğarken güneş doğarken
otomatik silahlarla biçilir üniversitelilerle işçiler
akasya ağaçları bulvarın
pencereler balkondaki saksılar
ve güneş doğarken devlet adamı
konağına döner bir ziyafetten
ve güneş doğarken kuşlar ötüşür
ve güneş doğarken güneş doğarken
genç bir ana bebesini emzirir
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ben bir geceyi
bir uzun geceyi gene uykusuz
ağrılar içinde geçirmişimdir
düşünmüşümdür hasretliği ölümü
seni memleketi düşünmüşümdür
seni memleketi dünyamızı.
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken hiç umut yokmu
umut umut umut........... umut insanda.
Nazım
yapma aylar doğar güneş doğarken
ve güneş doğarken çöp kamyonları
ölüleri toplar kaldırımlardan
işsiz ölüleri aç ölüleri
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken köylü aile
erkek kadın eşek ve karasaban
saban koşulu eşekle kadın
toprağı sürerler toprak bir avuç
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ölür bir çocuk
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
on iki yaşında ve numaralı
ve ne boğmacadan ne menenjitten
ölür bin dokuzyüz elli sekiz de
ölür bir japon çocuğu hiroşima'da
dokuzyüz kırkbeş te doğduğu için
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken tombul bir adam
yatağından çıkar dalgın giyinir
'bugün kimi kime gammazlamalı,
amirin gözüne nasıl girmeli'
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken zenci şoförü
ağaca asarlar yol kıyısında
gazyağına bulayarak yakarlar
sonra kimi kahve içmeye gider
kimi saç tıraşı olur berberde
kimi dükkanını açar erkenden
kimi genç kızını öper alnından
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken mahpus kadını
kolları masaya bağlı sırtüstü
çıplak memeleri al kan içinde
sorguya çekilir bir bodrumda
sorguya çekenler cigara içer
biri yirmisinde altmışlık biri
gömlekleri terli kollar sıvalı
ve kum torbaları elektrodlar
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneşdoğarken gülyaprağına
uçak alanından sessiz pilotlar
'h' bombası yükler tepkililere
ve güneş doğarken güneş doğarken
otomatik silahlarla biçilir üniversitelilerle işçiler
akasya ağaçları bulvarın
pencereler balkondaki saksılar
ve güneş doğarken devlet adamı
konağına döner bir ziyafetten
ve güneş doğarken kuşlar ötüşür
ve güneş doğarken güneş doğarken
genç bir ana bebesini emzirir
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken ben bir geceyi
bir uzun geceyi gene uykusuz
ağrılar içinde geçirmişimdir
düşünmüşümdür hasretliği ölümü
seni memleketi düşünmüşümdür
seni memleketi dünyamızı.
işler atom reaktörleri işler
yapma aylar geçer güneş doğarken
ve güneş doğarken hiç umut yokmu
umut umut umut........... umut insanda.
Nazım
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)