30 Ağustos 2010 Pazartesi

Sevemedim ben bu günü

her notanın tınısını farklı duyabilme yetisine haiz olabilme hastalığına sahip olma ihtimali var ise , keşke bendede o notanın tınısını farklı duyabilme yetisine sahip olabilme hastalığına sahip olma ihtimaline vakfetsem kendimi.


eğer yok ise...


boşa bir çaba harcamanın sonunda duyulan hayal kırıklığının verdiği tartılamaz ağırlığın altında ezilirken en azından emek verdim fikriyatına sahip olarak hayal kırıklığının mutluluğunu yaşasam mı acaba ?


bu ikisi arasında gide durur iken ömür dediğimiz yeni hali ile proses eski hali ile süreç denilen minicik anlar bütünlüğünü kümülatif olarak artan anılar yoğunluğu olarak mı anlar yoğunluğu olarak mı sıfırdan sonsuza ilerler ? ayrıca her an bir anımıdır ?


ahhh ... tepkisizce geçen bu zamanlarda bilincini yitirmiş bir dilenci gibi dolanmak kanatlı bir melek cenini olarak yüze durmak bebeklerin kendi arasında iletişebildiğine inan bebek gibi emeklemek görmeyen duymayan konuşamayan bir şair gibi dans etmek istemeyen kim varsa topumuz aptal mıyız yada aptallık nedir en basitinden aptal olmak nedir. aptal olmayı yeğelemek midir iyi olan aptala aptal demek mi ?


en son gözünden nezaman öptü ki bir yaşlı teyze seni beni onu yada sana ne anlam ifade eder ki o öpücük rüyalarında uçan bir çocuk gibi kalp atışların hızlanır mı veyahut akşama doğru ormanda kaybolan minik köylü kızının göz bebeklerinde okunan kalp atışları gibi mi oda olmadı tek gözüyle süt sağan bir yörük obası sakini yarı ama ama dirençi kalbinden sözlü kültüre damıtırken ki kalp atışları gibi hız kazanır mı kalp atışların?


keşke durduraksız ve usturupsuz kendinden geçme haline benzer lakin kontrol altına alınabilitesi var olan bir sarhoşluk şarabı olsa denizler, tüm sular bitsede deniz suyuna muhtaç kalsak, bile bile içsek denizleri ve susuzluktan ölebilsek.


zaten bukadar insan neden var ki . çok fazlayız. şuna inanıyorum uzayda biyerlerde başkaları var diyo ya gerçek orada biyerde marduk hikayesi gibi değilde bence bizim fareleri kapattığımız gibi dünyaya kapatmışlar bizi acaba onları nezaman fark edebileceğiz die gözlüyorlar bizi buna inandığımı sanıyor isen yanılabileceğin ihtimalinin daha büyük olduğunuda olasılıklar arasında değierlendir yüzde kaç bilemem ama olasılıksız değil ki hiç bir şey.


toplu bir kırım olsada çok azalsa insan nüfusu bir mesela ant dağlarında bir adam somalide bir kadın kalsa insanlık geleceği ne olur. ama bu adam tolstoy okumuş olsa kadın nazım okumuş olsa birbirlerini bulabilme ihtimalleri nekadar artar ki acaba. sence bu çok mu az bir ihtimal. esasında dış mihraplar diyeceğine dışarıdakilerin varlığını hesaplamanın mantıklılığı daha olası . en azında boş laf etmektense hesap yaptım diyerek umarsızca sevinmek mi ermek ? boş laf etmek mi ? erebileceğini düşünen varmı artık ? ama ikisi arasında gidip gelemek varya





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder