30 Ağustos 2010 Pazartesi

Doğum Günü - Bölüm3

Biraz sonra pastalar geldi. Mum söndürme ayini yapılacaktı. Ama oda nesi. Doğum günü kızının sevgilisi ve arkadaşının Saint Antuan kilisesinden getirdikleri mumlarda pastanın üstündeydiler ayrıca doğum günü kızının hiç sevmediği renk olan pembe renkli mumlarda sırıtıyordu pastanın üstünde en az kilise mumları kadar. Mumlar söndürüldü. Pastalar aşağı gitti tekrar. Bütün gözler pastacı kızın üstündeydi. Mumları söndürdüğü gibi doğum günü kızının önünden aldı pastaları sanırsın babasının pastası ha doğum günü kızı kendi almış getirmiş halbuki. Hatta yetmez diye fazladan fazladan almışta getirmiş. Bir süre herkes birasını yudumladıktan sonra pastalar geldi. Herkese pastalar dağıtıldı. Bir baktım sağ yanımda oturan kaslının pastası yok. Şaştım. Sonra kendisi açıklama yapma ihtiyacı hissetmiş olacak ki şunları söyledi, şeker yemiyorum,ve masada bir sessizlik oldu. Dj de müziğe birden ara verdi o anki sessizliğe ayak uydurup. Oda gelip pastasını kaptı yedi ve hemen geri koştu dj kabinine. Dj ‘in pastayı yemesi ile çaldığı parçaların çehresi değişmeye başlayıverdi. OPETH olsun DESTRUCTİON olsun KORN olsun arkası arkasına bağlayan dj birden JAY-Z, Sagopa Kajmer çalmaya başladı. Ortamdaki herkes siyah tshirtlerini çekip gelmişti ve korn falan dinleyip tav olan tayfa birden tepkilendi. Dört masa yan yana oturuyorduk. Birden son 2 masa kalktı gitti jay-z dinleyemeye dayanamadı kulakları sanırım. Bu arada iyiden iyiye yalnız kalan kaslıda ayaklandı. Doğum günü kızına iyi dileklerini sundu, nezaketen doğum günü kızının annesine de saygılarını iletti ve arkasını döndüğü gibi koşmaya başlamadı tabi yavaşça gitti. Kaslının o gidişine hayran kalmıştım ne kadar kararlı ve verdiği kararın arkasında durur bir tavrı vardı beklide kaslarından dolayı öyle gösteriyordu. 
Pastalarımızı yedik bir güzel. Dj de artık sıçmış sıvama yaparmışçasına davul zurnaya benzer bir parça çalmaya başladı. Ortam iyice gerilince herkes ayaklandı artık saat 5 olmuştu ve programda ki gibi müzik dinletisinin yapılacağı diğer mekâna geçilebilirdi. Üstler giyildi, çantalar kurcalandı, lavaboya gidenler oldu. Aşağı iniyorduk. Çok izbe bir yermişçesine bir koku geliyordu. Aşağılara inildikçe koku daha da yoğunlaşıyor ve geniz yakmaya başlıyordu. İkinci kata geldiğimiz dangalağın birinin mangalda kömür yakmakta olduğunu fark ettim ve Allah sabır versin dangalak diyip devam ettim aşağıya doğru. Çıkıştaydık. Kapının önünde ufak çaplı bir kalabalık vardı. Biraz yürüdük hep beraber. Birde baktım ne göreyim o mekândaki yoldaşım can dostum muhabbet ettiğim adam da gitmem gerekiyor abi dedi ve gitti. Neyse ki diğer can dostum apo vardı yanımda bir hışımla apoya yöneldim sezotu yolcu ettikten sonra.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder