30 Ağustos 2010 Pazartesi

davutpaşa - yenibosna 09.04.2009

" ya sana bi sus dedim "
" bak işte senin problemin bu beni hiç konuşturmuyorsun ki "
" ya bi git be kadın kaç kere dedim sana ben geç kalmadım sen geç kaldın "
" kapatmak için bahanem olur zaten nalet olsun sana "
" senin problemin bu işte "

Bir an adama bakmayı bırakıp metrodan dışarı baktım. Kısa boylu sanki pamuk şeker gibi duran ağaçlar vardı.Tekrar çocuk olmuştum sanki birden o minik pamukşeker ağaçlarını görünce. Sonra tam önümdeki kadına baktım. Yüzünü ekşitmişti belliki yanında bağırıp duran adamdan rahatsız olmuştu. sonra bana doğru bir bakış savurdu ve önüne döndü. Ben yine dışarı bakmaya devam ettim. gözüme pembe birşey takıldı birden. hemen döndüm istemdışı olarak. Kadının elinde pembe kapaklı bir ceptelefonu vardı. hayır sadece kapağı değil telefonun tamamı pembe idi. Ben yine dışarıya bakmaya devam ettim. Bir ara kadın bir yerden telefon bekler gibi seri bir şekilde ara ara telefonun kapağını açıp ekranına baktı. birden acaba tedirgin olmalımıyım diye sordum kendi kedime sonra vaz geçtim. metro yavaşlıyordu kapıya doğru yöneldim hiç biyerden tutunmuyordum . acaba kaykay yapabilirmiyim lan dedim içimden . sonra kendi kendime neden olmasın lan dedim. metro iyice yavaşladı tam durmak üzereydi ki gözüme birden bir birine paralel duran iki adet saat çarptı. ve saatler arasında birer dakika fark olduğunu fark edince acaba yine tedirgin olmalımıyım diye düşündüm kendi kendime . saaterin dijital değil mekanik saatler olduğunu görünce aman yürü eve dedim içimden. kapılar kuvvetli bir pıslama ile açıldı dışarıdaydım işte otobüs duraklarına doğru yola koyuldum. durağa vardım oturcak yer yoktu. bende etrafıma bakındım . gittim bir kaldırıma kuruldum hemencecik. otobüs geldi . şöför indi . nezaman kalkıcak dedim. buçukta dedi. derin bir off çektim . şöför güldü gitti. içimden lan birdaha sana kaptan dersem iki olsun dedim. şöförsün sen şöför kal. 1 dakika olmadan aynı otobüsten bir tane daha geldi baktım vallahi aynı otobüstü. yine birden telaşa kapılmak istediysemde olası bir durum diyip geçiştirdim hemen. Adeta macera arıyordum bugünkü yolculuğumda. Ama yine bir aksiyon yoktu. saat buçuğa geliyordu ki şöför geliverdi. bi sigara yaktı otobüsün başında. öfke ile baktım. sigarası bitmeden yere attı. yine baktım. oda baktı. bir süre bakıştık. otobüsün kapısını eli ile itip açtı. içeri girdi. kapı arkasından tıslayıp kapandı. bir tuşa bastı kapı yine açıldı. ilk ben bindim. akbili bastım 187 kalmıştı. bir iki adm attım nereye oturacağıma karar vermek için güneşin yönü ile evin yolunun doğrultularını kıyasladım zira güneş gözlerimi rahatsız ediyor biraz. otobüsün her koltuğu emrime amade idi. sağ tarafında bir yere oturdum. kapının arasında süzülen ışık demetinde uçuşan tozlara baktım biraz. otobüs çalıştı. ve eve doğru yola koyulduk.

1 yorum:

  1. Bloğunuzda ki güncel paylaşımlarınız sayesinde sık sık bloğunuzu takip etmeye başladık. Halı yıkamacı firması olarak paylaşımlarınızın ve başarılarınızın devamı dileriz.

    YanıtlaSil